21 Mayıs 2017 Pazar

Tarihin En Kanlı 5 Savaşı

Tarihin En Kanlı 5 Savaşı


16 Mayıs 2017 Salı

Tarihe Yardımcı Bilim Dalları

Tarihe Yardımcı Bilim Dalları


Tarihte meydana gelmiş olaylar ve bu olaylar sosyal kültürel ekonomik siyasal gibi birçok yönü mevcuttur. Tarihin ilgili alanlarının geniş olması tarihte yapı taşını oluşturan kaynaklardan dolayı tarihçilerin yaptıkları araştırma ve çalışmalarda birçok bilim dalından yararlandıkları aşikârdır. Bir araştırmacının bütün dallarda uzmanlaşamayacağı söz konusu olduğu için bu bilim dallarından faydalandığı bilinmektedir. 
Bu bilim dallarını iki başlık altında toparlayacak olursak;
1.Yazı öncesi devirlerin incelenmesi konusunda tarih bilimine yardımcı olan bilim dalları 
2.yazının keşfinden sonra tarihe yardımcı bilim dalları 

Yazının keşfinden önce tarihe yardımcı bilim dalları

1-Arkeoloji (Kazı Bilimi): yapılan araştırmalar sonucu yer altında kalmış eserlerin gün yüzüne çıkmasına yardımcı olan bilim dalıdır.

2-Etnografya(Kültür Bilimi): araştırılan dönemin toplumunda kültür adet gelenek görenek ve yaşam biçimlerini inceleme ve araştırılmasında kullanılan bilim dalıdır.

3-Antropoloji (Irk Bilimi): İnsan ırkının sınıflandırılmasını, gelişimini ve kültürlerinin incelenmesinde araştırmalar yapan bilim dalıdır.

4-Coğrafya( Yeryüzü Bilimi): Tarihi olayların oluştuğu yer ve bölgeleri, yeryüzü şekillerini, ekonomik durum ve sistemlerinin incelenmesini yapan bilim dalıdır.

5- Kimya( C14 Metodu): yapılan araştırmalar ve elde edilen tarihi eserlerin hangi döneme ait olduklarını inceleyen bilim dalıdır.

Yazının İcadından Sonra Gelişen ve Tarihe Yardımcı Olan bilim Dalları

1. Paleografya (Yazı Bilimi); Eski dönemlere ait yazı ve kaynakların okunması ve çevrilmesine olanak sağlayan bilim dalıdır.

2. Epigrafya (Kitabeler Bilimi); Lahit, kitabe, anıt mezar ve mezarların incelenmesinde tarihe yardımcı olan bilim dalından biridir

3. Filoloji (Dil Bilimi); Toplum Dilinin incelenmesi, diller arasındaki yakınlık derecesi, bağları ve diller arasındaki etkileşimi araştıran bilim dalıdır.

4. Numizmatik (Para Bilimi);Araştırılan döneme ait paraları inceleyen bilim dalıdır.

5. Kronoloji (Zaman Bilimi); Araştıran döneme ait olayları bir sıralama ve düzen çerçevesinde araştırılmasını yapıp bir sıralama oluşturan bilim dalıdır.

6. Sosyoloji (Toplum Bilimi); toplumun incelenmesi ve bu incelenme esnasında meydana gelen olayların bağlı olduğu genel kuralların araştırılması ayrıca oluşturulan kurum ve kuruluşların dönemin insanının üstündeki etkilerini araştıran bilim dalıdır

7. Diplomatik (Siyasi Belgeler); Devlet, toplum yâda herhangi bir kurum ve kuruluşun yazışma esnasında kullandığı dil, belge gibi konuların şekil ve içerik açısından araştırmasını öngören bilim dalıdır.

8. Hukuk; Herhangi bir kültürün kültürel, sosyal veya iktisadi yapısı hakkında bilgiler içermektedir. Dönemin hukuk kurallarının anlaşılması acısından tarihe yardımcı bilim dalıdır.

9. Edebiyat; Dönemin olay ve olgularını duygu ve düşüncelerini yazıya ve sözlü bir şekilde aktarılması ile meydana gelen bir bilim dalıdır. Olayların anlaşılması acısından önemli bir yer tutan edebiyat, tarihi yardımcı bilim dallarından biridir

10. İstatistik; veri ve kaynakları toplayıp ortaya çıkan sonuçları istatistiksel bir bicimde inceleyen birim dalıdır

11. Ekoloji; Canlı varlıkların birbiriyle etkileşimi ve kaynaşma sürecini inceleyen bilim dalıdır.

12. Heraldik (Arma Bilimi); devlet, kurum ve kuruluşların arma yapılarını inceleyen bilim dalıdır.

13. Sigilografya (Mühür Bilimi); devlet, kurum ve kuruluşların mühürlerinin incelenmesini sağlayıp yapısal ve görsel sekli hakkında bilgiler sunarak tarihe yardımcı bilim dalıdır.

14. Sanat Tarihi; arkeolojik metotları kullanarak insanlık tarihine kazandırılan eserlerin incelenmesinde tarihe yardımcı olan bilim dalıdır.

15. Toponomi (Yer Adları Bilimi); yer ve mekân adlarının incelenmesini sağlayıp tarihe yardımcı olan bilim dalıdır.





9 Mayıs 2017 Salı

Türklerin İslamiyetle Tanışması ve Kabulü


Türklerin İslamiyetle Tanışması ve Kabulü




Türkler İslamla ilk kez 751 yılında Araplar ile Çinliler arasında yapılan ve Arapların yanında yer alarak savaşı Arapların kazanmasını sağladıkları Talas Savaşı ile tanışmışlardır.



Bu sebeple Talas Savaşı hem Türkler hem Müslümanlar için bir dönüm noktasıdır. Bu savaş neticesinde İslâmiyet Türkler arasında hızla yayılmaya başlamıştır. Abbasi ordusunda çok sayıda Türk görev aldı. Zamanla Türk askerleri, ordunun ve yönetimin denetimini ele geçirdiler . Hatta bazı Türk komutanları, Abbasi Devleti sınırları içerisinde kendi devletlerini bile kurmuşlardır.


Türklerin kitleler hâlinde Müslüman olmaları özellikle X. yüzyılda hız kazanmıştır. Henüz 900 tarihlerinde İtil ( Volga) çevresinde bulunan Bulgar Türkleri arasında Müslümanlığa çok büyük ilgi vardı. Nitekim İtil Bulgarları hükümdarı Almış Han, 920 'de Abbasi halifesine müracaat ederek din âlimleri ve mimarlar göndermesini rica etmişti. Aynı tarihlerde Önce Karluk, Yağma ve Çiğil boyları, ardından Oğuzlar arasında İslâmiyet yayıldı. Karluk, Yağma ve Çiğil Türkleri, ilk Müslüman Türk devleti olan Karahanlı Devleti'ni, Oğuzlar ise Selçuklu Devleti' ni kurmuşlardır.

İslâmiyet ve TürklerTürklerin Müslüman Olmasının Sebepleri:


Türkler İslâmiyet'i kılıç zoruyla değil, kendi rızalarıyla kabul etmişlerdir. Şüphesiz bu dini seçmelerinin en önemli sebebi, eski Türk inancı ve anlayışı ile İslâmiyet arasında birçok benzerlik bulunmasıdır:


1-Eski Türk dini, Gök-Tanrı inancı adıyla bilinmektedir. Bu inanışa göre Türkler, İslâmiyet'teki gibi tek bir Allah'a inanıyor ve O'na Tanrı (Tengri) diyorlardı. İslâmiyet'te Esmâ-i hüsnâ denilen Allah'ın sıfatlarından bazıları, eski Türk inancında da mevcuttu .


2-Ahiret ve ruhun ölmezliği, her iki inançta da mevcuttu. Türkler cennet için uçmağ (uçmak), cehennem için tamu sözünü kullanmaktaydı.


3-İslâmiyet'te olduğu gibi Gök Tanrı inanışında da Tanrıya kurban sunuluyordu .


4-İslâmiyet'teki gaza ve cihât ile Türklerin dünya üzerinde töreyi hâkim kılmak için yaptıkları savaşlar benzer mahiyettedir. İslâm anlayışına göre savaş sonunda elde edilen ganimet helâldir. Türklerde ise aynı şekilde yağma geleneği vardır.


5-İslâmiyet'in yasak ettiği zinâ, hırsızlık gasp, adam öldürme, yalancılık koğuculuk gibi kötü huylar ve ahlakî kurallar, Türk anlayışına da uygun düşmektedir.


Türkler tarih boyunca çeşitli dinlere girmişlerdi. Ancak bu dinler halk arasında değil daha çok idareci kesimde kabul görmüştü. Buna rağmen İslâmiyet dışındaki dinlere girenler Türklüklerini koruyamamışlardır. İslâm dini, millî yapıya uygun olduğu içindir ki Türkler kitleler hâlinde bu dini kabul etmişler ve Türklüklerini korumuşlardır.


Türklerin İslâmiyet'e Hizmetleri:



Türklerin İslâmiyet'i kabul etmeleri hem İslâm âlemi hem de dünya tarihi açısından büyük sonuçlar doğurmuştur. Türkler, karışıklık içinde bulunan İslâm dünyasının koruyuculuğunu üstlendiler. Selçuklular, Abbasi halifelerini himaye ettiler.


Batıda Haçlı Seferleri'ne, doğuda Moğol akınlarına karşı Türkler tarafından set oluşturuldu . Böylece İslâm dünyası dağılmaktan kurtulmuştur . Bin yıla yakın bir süre Türkler, İslâmiyet'in bayraktarlığını yapmıştır.



Gazneli Mahmud'un Hindistan'a kadar yaptığı seferler neticesinde İslâmiyet Hindistan'a kadar ulaşmıştır. Böylece yakın dönemlerde kurulan Pakistan ve Bangladeş'in temelleri atılmıştır. Osmanlı döneminde ise Türkler Balkanlara yerleştiler. Arnavutlar, Bosna-Hersekliler (Boşnaklar) bu dönemde Müslüman oldular.



Türklerin İslâmiyet'e hizmetleri sadece siyasî ve askerî alanla sınırlı kalmamıştır. Devlet idaresi ve askerî yapılanmada bütün İslâm dünyasını etkileyen Türkler, İslâm medeniyetinin gelişmesinde de inkâr edilemez hizmetlerde bulunmuşlardır. Bilim, sanat ve edebiyat alanında İslâm rönesansı, Türklerin katkıları ve sağladıkları huzur ve emniyet sayesinde gerçekleşmiştir. Dolayısıyla İslâm dininin ve medeniyetinin, dar Arap ve Fars çevresine sıkışıp kalmayarak, evrensel hâle gelmesi yine Türkler sayesinde mümkün olmuştur, demek yanlış olmaz.



Meselâ, Selçuklu veziri Nizamülmülk tarafından Bağdat'ta kurulan Nizamiye Medreseleri (1066 ), öyle büyük bir üne sahip oldu ki, bu medreseler İslâm medreselerinin ilk örneği olarak kabul edilmişti. Halbuki Samanoğulları ve Gazneliler devrinde de medreselerin bulunduğu bilinmektedir. Ancak Nizamiye Medreseleri dinî bilimler yanında müspet ilimlerin de okutulduğu ilk medreseler olmakla, modern üniversitelere öncülük etmiştir.



Abbasiler zamanında başlayan eski Yunan ve Helen medeniyetlerine ait eserler ve felsefe akımlarının çevirileri, Türk hâkimiyeti devresinde zirveye ulaşmış idi. Böylece İslâm medeniyetinde büyük gelişmeler olmuştur. Batıda unutulmuş olan Yunan ve Helen medeniyeti, Haçlı Seferleri sayesinde İslâm medeniyeti ile birlikte tekrar Avrupa'ya taşınmıştır. İslâm medeniyetinin öncüleri durumunda olan Türk bilginler bütün dünya tarafından tanınmış ve eserleri yüzyıllarca bilime rehberlik etmiştir. Bu Türk bilginlerinin en ünlüleri Farabi, Birunî ve İbni Sina'dır.



Oğuzların Karaçuk (Farab) şehrinde doğan Farabi (870 -950), matematik, fizik, astronomi vb. konularda 160 kadar kitap yazmıştır. Ancak onu asıl önemli kılan Helen felsefesinin akılcı, mantığa dayalı yönüyle İslâm düşüncesini kaynaştırdığı felsefe alanındaki çalışmaları olmuştur. Aristo'nun düşüncelerini en iyi açıklayan kişi olduğundan "Muallim-i Sâni" (İkinci öğretmen). adıyla anılmıştır. Eserlerinin çoğunun Lâtinceye çevrildiği batıda "Al-farabıus" adıyla bilinmektedir. İhsâ'ül -Ulûm isimli eseriyle bilimleri ilk kez sınıflandıran Farabi aynı zamanda Öklit geometrisini de açıklamıştır .



Farabî'nin düşüncelerinden etkilenen İbni Sînâ (980-1037), çeşitli konularda 220 civarında eser vermiş diğer ünlü bir Türk bilginidir. Avrupa'da "Avicenna" adıyla bilinmektedir. Felsefe ve müspet bilimlerle uğraşan İbni Sina asıl ününü tıp alanında kazanmıştır. "El-Kanun fi't-Tıb" adlı eseri Lâtinceye çevrilmiş ve yüzlerce yıl ders kitabı olarak okutulmuştur.



Birûnî (973 -1051), Harzemşahların sarayında yetişti ve Gazneli Mahmud'un himayesine girdi. Matematik, geometri, tıp ve coğrafya gibi alanlarda 113'ten fazla eser veren Birûnî'nin asıl başarısı astronomi dalındadır. Yıldızların yüksekliğini, açılarını ölçen hassas aletler geliştirdi. Dünya çekirdeğinin çapını sadece 15 kilometrelik yanılmayla 6338.8 km olarak tespit etmiştir. Yazdığı astronomi kitabı, dünyanın ilk astronomi ansiklopedisi olarak kabul edilmektedir.



Farabî ve İbni Sina'nın açtığı yoldan birçok Türk âlim ilerlemiştir. Felsefe dalında; El-Harezmî, Şehristânî ve tasavvufun öncülerinden Gazali, İbni Rüşd, Fahreddin Razi, geometride Abdurrezzak Türkî, trigonometri'nin kurucularından Abdullah el-Baranî ilk akla gelenlerdir .


Selçuklu Sultanı Melikşah İsfehan ve Bağdat'ta birer rasathane kurdurarak, İranlı ünlü matematikçi ve astronom Ömer Hayyam'ı buralarda görevlendirdi. Ömer Hayyam'ın da içinde bulunduğu bazı bilim adamları, Melikşah adına güneş yılına dayanan Celâlî veya Takvim-i Melikşâh adlarıyla anılan bir takvim hazırladılar.


Sanat ve mimarlık alanlarında da Türk-İslâm devletleri zamanında büyük gelişme görülmektedir. Türk-İslâm kültürü ve sosyal hayatına uygun olarak gelişen mimarlığın en önemli örnekleri cami, medrese, kervansaray, imaret, darüşşifa (hastane) vb.dir. İlk Türk-İslâm mimarî örneği, Tolunoğlu Ahmed tarafından Kahire'de yaptırılan Tuluniye Camisi'dir ve bugün dahi varlığını korumaktadır.


Türkler tarafından geliştirilen kubbe, kemer ve sütun biçimleri, Orta Asya yaşantısı ve çadır kültürünün, İslâm mimarîsine yansıtıldığı yeni bir mimarî üslûbu getirmiştir. Özellikle tekke, kümbet, cami ve medrese gibi yapılarda, Türk mimarî üslûbunun eşsiz örnekleri görülür.





İslamiyetin Doğuşu

İSLAMİYET’İN DOĞUŞU VE YAYILIŞI


İSLAM DİNİNDEN ÖNCE ARAP YARIMADASI (Cahiliye Dönemi)
Bu döneme Cahiliye dönemi de denir. İslam’a göre Cahiliye dönemi, Hz. İsa (r.a) gelen İncil’in tahrip edildikten sonra Hz. Muhammed (s.a.v) Efendimizin peygamberliğine kadarki zamana denir. Burada cahiliyetin geniş ve genel anlamı; hakikatin bilgisinden uzak olma manasını taşır.
Bu dönemde en yaygın inanış putperestlikti. En çok inanılan putlar; Lat, menat, Hubel ve Uzza, Kabe’de bulunuyordu.
Bunların dışında Hanif (Hz. İbrahim(r.a)’a İnananlar) , Hristiyanlık ve Musevilik dinlerine İnananlarda vardı.
Arabistan’ın en önemli bölgesi, Mekke ve Medine’nin de bulunduğu Hicaz’da şehir devletleri bulunurdu.. Bu devletler kabileler tarafından yönetilirdi. Mekke’yi Kureyş kabilesi yönetiyordu Kabileler arası kan davaları yaşanırdı.. Erkekler birden fazla kadınla evlenebilirdi. Kız çocukları hor görülür hatta öldürülürdü. Mirasta söz hakkı olmazdı. Kölelerinde hiçbir hakkı yoktu. Sosyal yaşam iki farklı şekilde görünürdü. Çadır kurarak göçebe yaşayan halka bedevi, şehirlerde yaşayan, tarım ve hayvancılıkla uğraşan halka medeni denir.
İSLAMİYET’İN DOĞUŞU
Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 571 Mekke’de doğdu. Hz. Peygamber’in annesi, Âmine babası ise Abdullah’tır. Babası, Hz. Peygamber henüz dünyaya gel¬meden ticaret maksadıyla çıktığı bir yolculuk sırasında Medine’de hastalanıp vefat etmiştir. 6 Yaşına Geldiğinde de Annesini Kaybeden Hz. Muhammed (s.a.v) 9 yaşına kadar dedesi, Abdulmuttalip’in Yanında kalmıştır. Dedesinin de Vefat Etmesi Üzerine Velayetini Amcası Ebu Talip Almıştır. Amcasına İşlerinde Yardım Eden Hz.Muhammed (s.a.v) Onun Sürülerini Otlatarak Çobanlıkta Yapmıştır. Hz. Muhammed (s.a.v), 12 yaşından itibaren amcasıyla birlikte kervanlar aracılığıyla ticari sefer¬lere katılmaya başlamıştır. İlk yolculuğunu Busra’ya yapmıştır.
Gençlik döneminde doğruluğu, dürüstlüğü, akıllı ve olgun davranışları ile Mekke’de birçok kişinin takdirini toplamış ve insanlar arasında çok sevilen biri olmuştur. Mekke’de ona, dürüst Muhammed anlamına gelen‘’Muhammed-ül emin’’ derlerdi..25 Yaşına Geldiğinde, Mekke’de ticaret ile uğraşan ve Kureyş’in zengin ailelerinden biri olan Hz Hatice ile evlenmiş ve bir süre ticaret ile uğraşmaya devam etmişler.
Hz Muhammed (s.a.v), Mekkelilerin yaşam biçimlerini beğenmiyor, yapılan haksızlıklara, içki içmeye, putlara tapmaya karşı çıkıyordu. Bu Nedenle Sık Sık Hira mağarasına giderek burada düşüncelere dalardı. 610 yılının Ramazan ayının 27. Gecesinde Cebrail ilk vahiyi indirmiştir. 40 yaşında olan Hz. Muhammed (s.a.v)’in peygamberliği ilan edilmiştir .Kendisine İnanan İlk Müslümanlar Sırasıyla; Eşi Hz. Hatice, Amcasının oğlu Hz. Ali (r.a) , Daha Sonra Peygamber Efendimizin Azad Ettiği Kölesi Zeyd bin Harise ve Yakın Arkadaşı Hz. Ebu Bekir (r.a)’dir. Müslümanlık Dininin Hızla Yayılmasından Rahatsızlık Duyan Mekke’nin İleri Gelenleri Müslüman olanlara İşkence etmeye ve şiddet uygulamaya başlamışlardı. Bundan korunmak için bir kısım Müslüman Habeşistan’a hicret etti. Sonunda Hz. Muhammed (s.a.v)’in emriyle bütün Müslümanlar 622 yılında Medine’ye Hicret etti.
Hicret Olayı İle;
İslam Devleti’nin Temelleri Atıldı,
Müslümanlar Dinleri istedikleri gibi yaşayabilecekleri huzurlu bir ortama kavuştular,
Hicri Takvimin başlangıç tarihi kabul edildi ve
İslamiyet’in Yayılması Hızlandı.
Medine yerlileri Müslümanları çok iyi karşıladılar. Mekke’den Hicret Eden Müslümanlar (Muhacir) ile Medine Yerlileri (Ensar) kardeş ilan edildi.
Hicret Olayından Sonra İslam Devleti’nin Kurulmasıyla Mekke’li Müşrikler ile Müslümanlar Arasında Çeşitli Savaşlar Olmuştur. Bunlar;
Bedir Savaşı
Uhud Savaşı
Hendek Savaşı
Hudeybiye Barış Anlaşması
Hayber’in Fethi
Mu’te Seferi
Mekke’nin Fethi
Huneyn Savaşı
Taif Seferi
Tebük Seferi
Hz. Muhammed (s.a.v) 632 yılında hac görevini yerine getirmek için 125 bin kişilik bir toplulukla Mekke’ye geldi.
Hz. Peygamber (s.a.v) Müslümanlara Kur’an-ı Kerim’in tamamlandığını bildirdi.
Hz. Muhammed’in bu haccına “Veda Haccı”, okuduğu hutbeye de “Veda Hutbesi” denir. Hutbede, Peygamber insanlara Allah’tan başka ilah olmadığını, kadınlara ve kölelere iyi muamele edilmesini, Cahiliye Devri’nden kalma kan davalarından vazgeçilmesini söyledi.
Hz Muhammed (s.a.v) Medine’ye döndükten sonra hastalanarak 8 Haziran 632’de 63 yaşında vefat etti.
Arap Yarımadası’nda putperestlik sona ermiş İslamiyet yayılmış, siyasal birlik sağlanmış, İslam Devleti’nin temelleri de atılmıştı.
 

8 Mayıs 2017 Pazartesi

İLK TÜRK DEVLETLERİ

İLK TÜRK DEVLETLERİ


ORTA ASYA TÜRK TARİHİ


Türk Adının Anlamı: Doğan, türeyen, çoğalan, miğfer, erdemli, nizam sahibi gibi anlamlara gelir.
           Sibirya
Türklerin ilk yurtları =>       Hazar Denizi<= ORTA ASYA => Çin          Ana Yurdu Orta Asya’dır.
Himalayalar
Kültür Merkezleri;
Anav Kültürü:                Batı Türkistan bölgesidir. Çanak-çömlekler vardır.
Afanesyova Kültürü:    Avcı ve savaşçı bir kültürdür. Koyun ve at beslemişlerdir.
Andronova Kültürü:    Orta Asya kültürleri arasında alanı en geniş olandır.
Karasuk Kültürü:          Hayvancılık, çiftçilik ve madencilik yapmışlardır.
Tagar Kültür:                Hançer, ok ucu
iğne, bilezik, küpe gibi eşyalar bulunmuştur.

Türk Göçlerinin nedenleri:

  • Kuraklık-iklim (ekonomi)
  • Boylar arasında mücadele (siyasi)                                  * Türklerin atı evcilleştirmesi ve
  • Nüfus artışı (ekonomi)                                                      göçebe yaşamları Türk göçlerini
  • Dış baskılar (siyasi)                                                          daha da kolaylaştırmıştır…
  • Salgın hastalıklar (ekonomi)
  • Yeni yurt bulma düşüncesi (siyasi)

Göçlerin sonuçları:

  • Kavimler göçü başladı
  • Avrupa’da Türk devletleri kuruldu
  • Türk kültürü yayıldı
  • Türk tarihini incelemek zorlaştı
  • Bazı Türk boyları asimile oldu
  • Kültürel etkileşim yaşandı
 İSLAMİYET ÖNCESİ KURULAN TÜRK DEVLETLERİ
İskitler:
  • Atı evcilleştirdiler. Göçebedirler.
  • Altın, gümüş ve madeni işlediler.
  • Alper Tunga- Şu Destanı.
  • İlk kadın hükümdar Tomris.
  • Ahiret inançları vardır.
Asya Hunları:
  • İlk hükümdarı Teoman’dır. Türk siyasi birliği ilk kez sağlanmıştır.
  • Onluk sistemi kuran ve Türkleri bir bayrak altında toplayan Metehan, en güçlü dönemidir.
  • Çinliler, Çin Seddini Türklerden korumak için yapmışlardır.
  • Oğuz Kağan Destanı Asya Hunlarına aittir.
  • Metehan’ın ölümü ile Kavimler Göçü başlamıştır.
*  Esik Kurganındaki Altın Elbiseli Adam ve Pazırık Kurganındaki Dünyanın en eski halısı Hunlara aittir.
Kavimler Göçü: Çin İstilasından kaçan Hunların Balamir komutasında Karadeniz’den Avrupa’ya geçmesi
  • İlk çağ kapandı, ortaçağ başladı.
  • Roma ikiye ayrıldı, Batı Roma yıkıldı.
  • Avrupa’da feodalite (derebeylik) rejimi ortaya çıktı.
  • Günümüz Avrupa’sı oluştu. Hristiyanlık yayıldı.
  • Skolastik düşünce ve kilise güç kazandı.
Avrupa Hun Devleti:
  • Balamir kurdu. Etzelburg başkent oldu. Avrupa’da kurulan ilk Türk devletidir.
  • En parlak dönemi Atilla ve Doğu Roma üzerine sefere çıkarak Bizans’ı yendiler ve İmzalanan Margus-Anatolius Antlaşmaları ile Bizans’ı vergiye bağladılar.
  • Batı Roma, Papa III. Leo’nun ricası üzerine alınmadı.
  • Almanların Nibelungen Destanının oluşmasında etkilidirler.
Avarlar:
  •          İlk kez İstanbul’u kuşattılar.
  •          Hem Asya hem Avrupa’da devlet kurdular. Avrupa Avarları Hristiyanlığı kabul eden ilk Türklerdir.
I. Göktürk Devleti:
  • Bumin Kağan kurdu. En parlak dönemleri Mukan Kağan’dır.
  • İkili teşkilat uygulandı. [Doğu-Batı]
  • Federal bir yapı. Türk adı ilk kez kullanıldı.
  • Ergenekon destanı.
  • İstemi Yabgu Sasanilerle anlaşarak Akhunlara son verdi, Bizans’la anlaşarak Sasanilere saldırdı. Buradaki ittifaklarda İpek Yolu’nun çıkarı önemlidir ve Bizans ile yapılan ilk antlaşmadır.
1.      Göktürk [Kutluk] Devleti:·       Kurtuluş Savaşına benzeyen bağımsızlık için Kürşat Ayaklanması sonucu Kutluk Kağan kurdu.      ·       Yazıyı ilk kez kullandılar. Türk alfabesi 38 harfli Göktürk alfabesini kullandılar.      ·       Tarımı geliştirmek için TÖTÜ kanalını açtılar.      ·       Madeni parayı ilk kez kullandılar. Orta Asya’da sınırları en geniş olan devlettir.
·       Bilge Kağan, Kültekin, Vezir Tonyukuk aına Orhun Anıtları yapılmıştır.      ·       12 hayvanlı Türk takvimi.
Uygurlar:
  • Yerleşik hayat.  [ ilk şehir ordu balık], böylece mimari gelişti. Başkenti Karabalgasundur.
  • Tapınak, Saray, Orta oyunu, Minyatür gelişti veTarım yaparak Mesken vergisi aldılar.
  • Fresko adı verilen duvar resimleri
  • Hukuk kuralları yazılı hale getirildi, Yaratılış ve Göç Destanı Uygurlara aittir.
  • İlk kez kâğıt ve matbaa kullandılar. Hükümdarlarına İdikut unvanı verdiler.
  •      Uygur alfabesi 14-18 harfli. Günümüzde Çin’in Sincan Uygur Özerk bölgesinde yaşamaktalar.
  • Karabalgasun yazıtı (hoşgörü). Moğolların Türkleşmesinde etkili oldular.
  • Mani dininin etkisi ile et ve savaş yasak (savaşçılık özelliklerini kaybettiler.)
  • 840’ta Kırgızlar tarafından yıkıldılar.        
DİĞER TÜRK DEVLETLERİ
Bulgarlar:
  •         Tuna ve İdil diye ikiye ayrıldı. Tuna Bulgarları Hristiyan; İtil (Volga) Bulgarları Müslüman oldular.
  •         Hükümdarları Çar unvanı kullandı.
  •         İstanbul’u kuşattılar.
Hazarlar:
  •         Museviliği benimseyen ilk Türk devletidir.
  •         Paralı asker [ ilk ve tek]
  •         Müslümanlarla savaşan ilk Türk devleti (Hz. Osman döneminde Belencer Savaşı)
  •         İslamiyet’in Kafkasya’ya yayılmasını engellediler.
  •         Hazar Denizi’nin isminde etkili oldular.
Türgişler:
  •         Sulu Kağan Döneminde Emeviler’in Orta Asya’ya girmelerine engel olmuştur.
  •         Baga Tarkan adına para bastıran ilk Türk hükümdarıdır.
Peçenekler:
  •         Bizans’ta paralı asker oldular. Malazgirt Savaşında Türklerin tarafına geçtiler.
  •         Bağımsız devlet kuramadılar. Slavlara karşı Bizans ile ittifak kurdular.
Kıpçaklar (Kumanlar):
  •         Karadeniz’in kuzeyi ve Macaristan’da yaşadılar. Moğolların Türkleşmesinde etkili oldular.
  •         Oğuzlarla mücadeleleri ‘Dede Korkut Hikayeleri’ ne konu oldular.
  •         Ruslarla mücadeleleri ‘İgor Destanı’na konu olmuştur. Rusların Karadeniz’e inmesine engel oldular.
Oğuzlar (Uzlar):
  •         Türk tarihinde en etkili ve kalabalık boydur.
  •         Büyük Selçuklu, Anadolu Selçuklu ve Osmanlıyı kurdular.
Karluklar:
  •         Talas Savaşı’nda Abbasilere yardım ettiler.
  •         İlk Müslüman olan Türk kavmi.
Macarlar:
  •         Hristiyanlığı kabul ettiler ve asimile oldular.
  •         İlk Türkoloji Enstitüsünü kurdular. [Budapeşte]
  •         Balkanların Germenleşmesini ve Slav kavimlerin birleşmesini engellediler.
Kırgızlar:
  •            Ötüken Bölgesinde kurulan son Türk devletidir. Manas Destanı Kırgızlara aittir.
  •            Cengizhan’ın hakimiyetini kabul eden ilk Türk devletidir.

İLK TÜRK DEVLETLERİNDE KÜLTÜR VE UYGARLIK

Devlet yönetimi:

  •         Kut anlayışı, veraset (ülke hanedanın ortak malı)
  •         İkili teşkilat (doğu-Batı) ve boylar federasyonu şeklinde örgütlenmişlerdi.
  •         Hükümdara “Hakan, han, kağan, ilteber, idikut, şanyü, tanhu”  eşine “Hatun “ kardeşine “yabgu” çocuklarına “Tigin” denirdi.                       Hatun, elçi kabul edebilir, kurultaya katılabilirdi.
  •         Hükümdarın sembolleri: Otağ, taht, sancak, sorguş (katuz), davul (nevbet), kılıç, tuğ
  •         Kurultay (toy):  Devlet işleri görüşülürdü. Son söz hakana ait. [Danışma Meclisi]
  •         Sonbaharda verilen ziyafetlere ‘şölen’ denirdi.
  •         Şad: Boylara gönderilen yönetici.
  •         Ayguci: Başbakan, Vezir / Buyruk: Bakan / Tarkan: Askeri yönetici / Ayuki: hükümet / Tudun: Vergi memuru (vali) /                                         Tuygun: üyelerine verilen isim
 Hukuk:
  •         Yazısız hukuk kuralları, töre, hakan da uyardı. İlk yazılı hukuki belgeler Uygurlara ait
  •         Göçebe yaşamdan dolayı hapis cezaları 10 günü geçmez.
Sosyal Hayat:
  •         Sınıf ayrımı yok. Eşitlik esas, Mülkiyet anlayışı yok, Ataerkil ön planda
  •         Aile (Oguş) => Obalar => Oymaklar => Boy (Uruglar birliği) => Budun (Millet) => İl (Devlet)
Ekonomik Hayat:
  •         Temeli hayvancılık. Tarım => Uygurlar
  •         İpek ve kürk yolları önemli.
  •         Demircilik ve dokuma gelişmiş. Dünyanın ilk halısı (pazırık)
  •         Yarmak: Madeni paralar
  •         Komdu: İpek ve bez parçalar
Dini Hayat:
  •         Gök Tanrı inancı olup tek Tanrıya inanıyorlardı.
  •         Şamanizm (büyücülük ve gizli güçler). Şamanizm’de Baksı denilen din adamları vardı.
  •         Tabiat kuvvetlerine inanılır. Atalar kültü (ölmüş ataların ruhuna inandılar)
  •         Mezar: kurgan / Tomu; Cehennem / Uçmak: Cennet / Yuğ: Cenaze Töreni
  •         Ölüler eşyalarıyla gömülürdü (ahret inancı)
  •         Öldürdüğü düşmanı simgeleyen mezar taşına “Balbal” denirdi.
Ordu:
  •         Asker-millet. Eli silah tutan herkes asker sayılırdı.
Turan (Hilal) taktiği uygulanmıştır. Süvari birliklerden oluşmaktadır.










7 Mayıs 2017 Pazar

Tarihi Çağlar

Tarihi Çağlar

Yazı Öncesi Dönem

Bu dönemin genel özelliklerini sıralayacak olursak;
İlkel çağdır ve yazı kullanılmamaktadır.
Bu dönemin birbirinden ayrılmasında ölçüt olarak kullanılan simge ve semboller dönemin kullandığı araç ve gereçlerdir.
Bu dönemde çağların başlangıç ve bitişleri farklılık gösterir. Bunun en önemli nedeni ise etkileşim az olması ele alınır.
Bu yüzden bütün dönemler aynı anda başlamaz ve aynı anda bitmez.

Devirler

Kabataş Devri (Paleotik Çağ); M.Ö 60.000 – M.Ö 10.000 yılları arasını kapsayan bu dönemde araç ve gereçin yapımı söz konusu bile değildir. Tamamen ilkel çağdır.

2.Yontma Taş Devri ( Mezolitik Çağ) – M.Ö 10.000 – M.Ö 8.000 yılları arasını kapsayan bu dönem insanların göçebe  bir hayat tarzı sürdürdükleri mağara ve ağaç kovuklarında yaşadığı yapılan araştırmalar neticesinde gün yüzüne cıkmıştır. Avcılık ve toplayıcılık yaşamlarının merkezi olmuş yani doğada kendiliğinden var olmuş besinlerle beslenmişlerdir.Bu yüzden tüketici bir dönem olarak göze çarpmıştır.
Sanatın ilk örnekleri olarak kabul edilen mağara içlerine resimler yapılmıştır.Belirli sözcük kullanımının olmadığı ve iletişimin olmaması neticesinde ''Dil Kavramı'' tam olarak en ilkel çağındadır.
En büyük sosyal yapı birimi olarak ''Klan'' aile birliği mevcuttur.
Silah olarak kullandıkları aletler ise taş ve kemikten oluşmaktadır.Kadın heykelcikleri ve fildişinden yapılmış aletler bu dönemde ortaya çıkmıştır.
Bu dönemin sonlarında ise en önemli buluşları olan 'Ateşi' bulmuşlardır.

Cilalı Taş Devri: Yerleşik hayata gecilen dönem olup kücük köyler kurulmuştur.
İlk toplumsal iş bölümü bu dönemde ortaya cıkmıştır.
Sığır, at, keçi ve koyun gibi hayvanlar bu dönemde evcilleştirilmiştir.
Tarımsal faaliyetlere geçilmiş, toprak ürünleri ve topraktan kaplar (çanak,cömlek seramik işlemesi gibi) yapmışlardır.
Özel mülkiyet kavramı ortaya çıkmış ve sınırlar oluşmuştur. Sınırların ortaya çıkmasıyla birlikte sınır korumacılığı kavramıda ortaya çıkmış bunun neticesinde de savaşlar yaşanmaya başlanmıştır.
Üretici yaşam tarzına geçen insanlar ürün fazlalığı meydana gelmiştir.Bu fazla malların takas yolu ile el değiştirmesi neticesinde pazarlama ve ticaret kavramlarıda ortaya cıkmıştır.
Timülüs,Menhir ve Dolmen denilen anıt mezarlar ortaya cıkmıştır. Elbiseler ise bitki liflerinden yapılmıştır.
Yontma Taş devrinde etkili rol oynayan Klan aile birliği  yerini daha büyük yer kaplayan '' Kabile'' ye bırakmıştır.
Dil Kavramı yavaş yavaş ortaya cıkmış ve gelişmeye başlamıştır.
4.Maden Devri – Kalkolitik Dönem – M.Ö 5.000 – M.Ö 4.000 3.000 Kullanılan madenlerin işleme bakımında kolaylığı bakımından sırasıyla verecek olursak ; Bakır Devri, Tunç Devri ve Demir Devri şeklinde dönemlere ayrılmıştır.
Bu dönemde büyük şehirler inşa edilmiş, madenleri kullanmış ve ticari faaliyetler büyük bir hız kazanmıştır.
Tunç Devrinde ise tekerlek icat edilmiş bu sayede göç olayları hız kazanmış ve ulaşım bakımından kolaylık sağlanmıştır.
TARİHİ DEVİRLER (YAZI SONRASI DEVİRLER)
Dönemin genel özellikleri şu şekilde sıralarsak
Yazının kullanılmaya başlandığı dönemdir.
Bu dönemleri birbirinden ayıran özellikler ise evrensel bir nitelik taşıyan olaylardır.
1.İlkçağ
Yazının icat edilmesiyle birlikte 375 yılında gerçeklesen Kavimler Göçüyle başlayıp, 476 Batı Roma'nın yıkılmasına kadar geçen dönemdir.
Tarihi Devirler içerisinde en uzun soluklu olanıdır.
Genel olarak Krallıklar hakimdir.
Çok Tanrılı Dinler bu dönemde hakim olmuştur. İlk çağda ortaya cıkan tek Tanrılı dinler ise ilk olarak Musevilik daha sonrada Hristiyanlık Dinidir. Fakat bu dinler çok fazla taraftar toplayamamıştır.
Toplumsal farklılıklar bu dönemde ortaya çıkmış ve kölelik kavramı yaygınlaşmıştır.
Alfabe, yazı ve takvimin ortaya çıkışıkyla birlikte sanat ve edebiyatın temmeleri de atılmış oldu.
Tarım, ticaret ve hayvancılık git gide yaygınlaşmıştır.
2.Ortaçağ
Kavimler Göçu ve Batı Roma İmparatorluğunun yıkılmasında Fatih Sultan Mehmet'in 1453 yılında İstanbul'u Fethine kadar geçen dönemdir.
İslamiyet Dininin de ortaya çıkışıyla birlikte taraftar kazanan iki din olan İslamiyet ve Hristiyanlık arasında din savaşları gerçekleşmiştir.
Sınıf ayrılıkları ve kölelik devam etmiştir.
Bu dönemde devlet anlayışlarında din adamlarının etkisi görülmektedir.
İslamiyeti benimseyen ülkelerde 'bilim,sanat,kültür ve teknoloji' gibi dallarda batı dünyasının cok önüne geçilmiştir.
Avrupa siyasi yapısını oluşturan en önemli öğe Derebeylik (Feodalite) yapısı hakimdir.
3.Yeniçağ
İstanbul'un Fethi'nden Fransız İhtilali'ne kadar geçen süreçtir.
Merkezi Krallıklar güç kazanmaya başladığı dönemdir.
Sömürge faaliyetleri hız kazandığı dönemdir.
Güçlü İmparatorluklar ve bunun yanında güçlü devletlerin ortaya çıktığı süreçtir.
En önemli unsurlardan biri olan Coğrafi Keşiflerle birlikte yeni toprak, yer,hayvan,bitki ve insan farklılıkları çoğalmıştır.
İngiltere'de ise Sanayi İnkılabı gerçekleşmiştir.
4. Yakınçağ
Fransız İhtilalinden günümüze kadar gelen süreçtir.
Krallık yönetimin devam etmesinin yanında Milli devletler ortaya çıkmıştır .
Demokrasi, ırk, millet, bayrak gibi kavramlar önem kazanmıştır.
İnsan Hakları kavramı bu dönemde ortaya cıkmış ve önem kazanmıştır.
Sosyal Sınıf farklılıkları ve kölelik son bulmuştur.
Sömürge faaliyetleri hız kazanmıştır.
Dünya Savaşı olarak tabir edilen savaşlar bu dönemde yaşanmıştır.


Farklı Bir Kaynaktan Yararlanılarak Çağlar

İlk Çağ  
1-Yazının ilk ortaya çıkış yeri olan Sümer kent devletlerinden biri olan Uruk bölgesinde keşfiyle başlayıp (M.Ö. 4000-3500) Batı Roma İmparatorluğunun yıkılışına kadar suren en uzun çağdır.
Orta Cağ
Batı roma imparatorluğunun yıkılışıyla (476) başlayan bu devir Fatih sultan Mehmet’in İstanbul'u fethine (1453) kadar suren devirdir.
Yeni çağ
İstanbul’un fethi (1453) ile başlayan bu devirin kapanması ise 1879 Fransız ihtilaline kadar süren bir süreci içine alır.
Yakın cağ
1879 Fransız ihtilali ile başlayan devir ise günümüze kadar süren bir sürecin hala devamıdır.
TARİH ÖNCESİ ÇAĞLAR (DEVİRLER)
Tarihin başlangıç noktası kabul edilen dönem ise Sümerlerin  M.Ö. 3200 yazıyı icat etmesini başlangıç olarak almıştır.
Yazının bulunmasından önceki döneme tarih öncesi devirler ve yazının bulunmasıyla başlayan döneme ise Tarih Çağları denilmiştir.
Tarihi Çağlar olarak adlandırılan dönemler:
1-KARANLIK ÇAĞ
İnsanlığa ait en az bilgilerin olduğu dönem olarak karsımıza çıkmaktadır. Her ne kadar az bilgiler olsa da yapılan arkeolojik kazılar ve çalışmalar neticesinde ortaya çıkan kalıntılar, fosiller, duvar resimleri, çanak çömlek gibi kalıntılar sayesinde az da olsa bilimin bu devir hakkında bilgi sahibi olmasını sağlamıştır.
2-TAŞ ÇAĞI
Bu dönemin en önemli özelliği yapılan araç gereç ve kullanılan madenlerin döneme ismini vermiş olmasıdır. Bu dönem tarihçiler arasında 3 ana başlık altında toparlanmıştır sırasıyla:
1.Bakır Çağı
2.Tunç Çağı
3.Demir Çağı

Tarih Çağları Nedir

Tarih çağların genel özellikleri İlk çağ (Eski çağ) Orta çağ Yeni çağ Yakın çağ Siyasi Çağın başlarında "Site" olarak adlandırılan kent devletlerinin hakim olmasıdır. Bu dönemden kısa bir sure sonra ise önemli merkezi imparatorluklar ortaya çıkmıştır. Avrupa da ise ‘’feodal’’ sistem hakimdi. Doğu da kurulan şehirlerde merkezi imparatorluklar önemli yer teşkil etmekteydi. Doğu ve batı olarak adlandıran bölgelerde ise en önemli olayların basında haclı seferleri denilen savaşlar gelmekteydi. Bu savaşlar neticesinde ise Avrupa da feodal düzenler yıkılmış ve yerini merkezi imparatorluklara bırakmıştır.

Doğuda Osmanlı devletinden önce yükselme duraklama ve gerileme dönemleri yaşanmıştır. Fransız ihtilaline kadar suren imparatorluklar dönemi yerini milli devletlere bırakamaya başlamıştır. Osmanlı dağılma evresinde dünyada demokratik yönetimler yaygınlaştı dünya savaşları yasandı. Avrupa da bloklaşma sureci başlamış sosyal ve toplumsal sınıf farklıları gün yüzüne cıktı. Halk rahipler, asilleri, memurlar, askerler gibi sınıflara ayrıldı. Avrupa da insanlar ise asiller, rahipler, burjuvalılar ve köylüler seklinde sınıflara ayrıldı. Doğuda ise İslam dini gereği sınıfların ortaya çıkmasına engel oldu, Avrupa da Orta Çağ sınıf farklılıkları değişime uğramaya başlamıştır. Fransız ihtilali ile birlikte eşitlik düşüncesi yaygınlaşmış ve milliyetçilik ilkesi siyasi bir karaktere burunmuş birden fazla uluslu devletlerin tek parçalanmasına zemin hazırlamıştır. Ekonomide de değişimler yaşanmıştı özellikle paranın icadıyla birlikte ticaret hızla gelişmeye başladı. Bundan önce tarım ve hayvancılığa dayalı olan sistemin yanı sıra deniz ve kara yolu ticareti de önemli bir noktada idi. Bu ticaret yollarının en önemlileri ise cinden başlayan ipek yolu ve Hindistan’dan gecen baharat yolu idi.


Avrupalılar lehinde Akdeniz ticareti önemli bir noktaya ulaşmıştır. Bütün bunların yanında Avrupalılar acısından en önemli olaylardan biri olan coğrafi keşifler ile birlikte ticaret üst noktaya taşındı. Bunun sonucunda ise Avrupa'nın ekonomik acıdan Osmanlıya olan bağlılığı da bitmiş oluyordu. İngiltere ise yeni bir arayış içine girerek sömürge kolonilerini kurmaya başlamış ve dünyanın dört bir yanında sömürgecilik faaliyetlerinde bulunmuştur. En önemli nedeni ise sanayi inkılabı olup ham madde ve Pazar ihtiyacına gerek duymasıdır. Sosyalizm, kapitalizm ve liberalizm gibi kavramlar ortaya çıkmıştır. Çok tanrılı dinlerin fazla olduğu bu dönemde Musevilik ve Hristiyanlık gibi dinlerde mevcuttu. Avrupa da kilise siyasi otorite olarak bulunmaktaydı. Reform hareketi ile birlikte dinin etkisi azalmış dini bilimler yerine pozitif bilimler hızla önem kazanmaya başlamıştır. Ayrıca Hıristiyanlıkta görülen Katolik ve Ortodoks mezheplerinin yanına Kalvenizm, Anglikanizm ve en önemlisi olan Protestanlık mezhebi de eklenmişti. Laik yönetim ve laik hukuk hızla önem kazanmış yönetimde de git gide önem arz etmiştir. Kültürler arası etkileşimin az olduğu bu dönemde yazı ve kâğıdın icadı ile birlikte bu etkileşimde git gide yükselmeye başlamıştır. Avrupa'nın karanlık cağını yasadığı bu dönemlerde Doğudaki İslam ülkeleri ise reformlarını gerçekleştirmiş bilim ve teknoloji acısından Avrupa’nın çok önüne geçmişlerdir. Takı skolastik düşüncenin yıkılması, kağıt ve matbaanın gelişmesiyle tersine dönmeye başlamıştır. Avrupa git gide yükselmeye başlamıştır.